Mimar Doç. Dr. ZEYNEP ERES moderatörlüğünde yürütülen “İstanbul’un Kent Tarihinden Kesitler” adlı 5 bölümlük e-seminer dizisinde İstanbul’un kültürel ve doğal değerlerinin yanı sıra günümüzdeki korunmuşluk durumlarının ve onları bekleyen tehditlerin tartışılması amaçlanmıştır.
İstanbul, özel coğrafi konumu nedeniyle tarih öncesi çağlardan bu yana tercih edilen bir yerleşim yeri olmuştur. Kent, tarihsel süreç içinde Bizans, Osmanlı gibi büyük devletlere de başkentlik yapmış ve bin yıllar içinde görkemli anıt yapılarla donatılmıştır. İstanbul’un çekici topografik özellikleri de anıtların yer seçiminde etkili olmuş, böylece doğal ve mimari çevre birlikte özgün bir kültürel peyzaj oluşturmuştur. Günümüz İstanbul imgesini tanımlayan ve sıklıkla koruma sorunlarına dikkat çekilen “tarihi yarımada silueti”, aslında zaman içinde pek çok değişim yaşayarak bugüne ulaşmış olan ve İstanbul’un geçmişindeki farklı dönemlerin, farklı kültürlerin izlerini taşıyan bir bütünlüktür.
İstanbul’un tarih öncesi çağlarından Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ulaşan bir dizi seminer olarak kurgulanan bu etkinlik kapsamında, İstanbul’un tarihi kent kimliğini tanımlayan önemli anıt yapıları, kentsel dokuları, ilginç doğal ortamları ve bunların zaman içindeki değişim ve dönüşümleri uzmanlar tarafından aktarılacaktır.
1- “Tarihöncesi Dönemde İstanbul: Kültür ve Doğa”
2- “Bizans Döneminde İstanbul: Surlar ve Günümüzde Koruma Sorunları”
Yaşanan salgın sürecinde mimarların mesleki gelişim ve paylaşım ortamlarını zenginleştirmek ve yaygınlaştırmak amacıyla TMMOB Mimarlar Odası Sürekli Mesleki Gelişim Merkezi tarafından çevrim içi “SMGM E-Seminerleri” hayata geçiriliyor.
COVID-19 pandemisinin tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hayatın normal akışını sekteye uğrattığı bu süreçte TMMOB Mimarlar Odası Sürekli Mesleki Gelişim Merkezi (SMGM), çevrim içi katılıma ve YouTube üzerinden canlı takibe olanak sağlayan e-seminer programlarını hayata geçirdi. “İstanbul’un Kent Tarihinden Kesitler” seminer dizisi ile başlayan etkinlikler “Dirençli Kentler ve Mimarlık” konulu söyleşilerle devam edecek.
Amaç
Konu
Otobüs; yapısı itibariyle sürücüsünden başka en az 15 oturma yeri olan ve insan taşımak için imal edilmiş bulunan motorlu taşıt. (Trafik Kuralı)
MEKAN
Pnömatik yapım sistemi; membran yüzeyin iki tarafında basınç farkı yaratmak suretiyle yüzey ön gerilmesiyle oluşan kapalı sistemdir. Hava basıncının %0.25 fazlası sistemi taşıyıcı durumda tutmaya yeterlidir. Hafif, maliyeti ucuz, kurulumu ustalık gerektirmez, yapım süresi kısa, geçici fonksiyonlar için özellikle uygundur. (Çağdaş Taşıyıcı Sistemler, Prof. Dr. Çetin TÜRKÇÜ)
Araç olan otobüs; pnömatik yapım sistemi ile birleşerek mekan olur. Otobüs yüzeyleri parçalanarak açılır ve yüzeylere monte edilmiş membran şişirilerek yeni mekanlar elde edilir. Böylece bir otobüs hacmi kendisinin beş katına çıkmış olur. Ne kadar hacme ihtiyaç varsa o kadar yüzey açılarak mekan ihtiyacı karşılanır.
ENERJİ
Hybrid Synergy Drive sistemi, hem benzinli hem de elektrik motoru arasındaki etkileşimi tamamen otomatik olarak kontrol eder. (TOYOTA)
Araç ve mekan olan otobüs; günümüz hibrit teknolojisi yorumu ile birleşerek enerji olur. Mevcut sistemden benzini çıkarır. Doğal kaynaklar arasında geçiş sağlayan, otobüs hareketinden doğan kinetik enerji ile elektirk üretebilen ve tüm bunları depoyan bir sisteme dönüşüyor.
Sonuç olarak;
bir yerden bir yere giderken yanımıza aldığımız maddi tek şey olan otobüs; araç, mekan ve enerji ihtiyaçlarını karşılayarak yabancı yardımlara ve sığınmalara bel bağlamaz. Göçebe pratiklerini bir otobüste deneyimleme şansı verir.
EŞDEĞER MANSİYON_ÖDÜL TÖRENİ
Tarihi yapıların strüktürel performansı ve dayanımını belirlemek için sayısal (analitik) model hazırlarken hangi adımlara göre hareket edilmelidir?
1. Ayrıntılı rölöveler sağlanmalıdır. Taşıyıcı sistem elemanlarının kesit boyutları ve malzeme nitelikleri, metal bağlantı çubuklarının olup olmadığı vb. bilgiler ile yapının strüktürel kapasitesi doğru bir şekilde elde edilmelidir.
2. Yapının taşıyıcı sisteminin mevcut durumu dikkatli bir şekilde gözlemlenmeli; çatlaklar, malzeme bozulmaları, aşırı deformasyonlar ve mesnet çökmeleri.
3. Yapıya etki eden çevresel etkilerin ve yüklerin değerleri tam olarak hesaplanmalı ve analiz sırasında doğru olarak uygulanmalıdır.
4. Yapı elemanlarının malzeme özelliği için değerler, ya örnek alınarak laboratuvarlarda hesaplanmalı ya da benzer yapılar için daha önce yapılan çalışmalar sonucu üretilmiş ve uluslararası literatürde öngörülen bağlantılardan yararlanılarak elde edilir veya yürürlükteki şartnameler dikkate alınarak seçilir.
5. Taşıyıcı sistem arasındaki etkileşim ve elemanların birleşme noktalarındaki yük aktarım mekanizması dikkatli bir şekilde incelenmelidir.
6. Sayısal model hazırlanırken ne tür elemanların kullanılacağına dikkat edilmelidir. Çizgisel, yüzeysel veya hacimsel elemanlardan seçilerek ilerlemelidir.
7. Sayısal model hazırlandıktan sonra olası Bütün yük durumları ve çevresel etkiler altında hesaplar yapılmalıdır. Sayısal model yapının temel strüktürel davranışını sergilediği için, öncelikle kendi ağırlığı ve sabit yükler altında bir hesap yapılarak model kontrol edilebilir. Öngörülen şekilde davranması modeli doğrular. Ayrıca taşıyıcı sistemin zayıf noktaları bu kontrolü sırasında kolaylıkla saptanabilir. Grafiksel renklendirilmiş görseller elde edilerek sonuçlar görünüp kılınabilir ve değerlendirilir.
Kaynak: ÜNAY, A.İ., "A Method For Evaluation of The Ultimate Safety of Historical Masonry Structures" Unpublished PhD. Thesis, Middle East Tecnical University, Department of Architecture, Ankara, June, 1997.