Asırlar boyu çok geniş bir alana yayılmış olan Türk boylarının uzun yıllar farklı toplum ve medeniyetlerle yapmış oldukları çeşitli sanat ilişkileri nedeniyle bugün Türk bezeme sanatlarında kullanılan motifler hayli zengin bir kültür medeniyetine sahiptir. Türkler bulundukları kültürün sanatlarından etkilendikleri kadar sanat anlayışlarının da tesiri altında mahalli süsleme yön vererek yeni ve değişik üslupların doğmasına neden olmuştur. Hun, Göktürk, Selçuklu, İlhanlı, Timurlu ve Osmanlı dönemini içeren hayli uzun bir süre içerisinde pek çok sanat eserinin meydana getirildiği görülmektedir.
Süslemenin ana unsurlarından olan motiflerin büyük bir özellik taşıdığı ve bezeme sanatının temelini teşkil ettiği görülür. Motifler kültür ve sanat alnında çoğu kez toplulukların, gelenek ve göreneklerin, zevk, anlayış ve inançların ifadesidir. Bu kavramlar kendi içerisinde gelişip üsluplaşarak o milletin sanat simgesi ve temsilcisi olmuşlardır.
Anadolu Selçuklu Devleti'nden itibaren meydana getirilen sanat eserlerinin bütün ürünlerinde etkili bir üslup anlayışı dikkati çeker. Kullanılan motifler arasında Uzak doğu kökenli hatai ve rumiler Selçuklulardan itibaren bütün Osmanlı süsleme sanatının son dönemlerine kadar devamlı uygulanan klasik süsleme motifleridir. Bunların yanında yine Selçuklularda bolca kullanılan geometrik motiflerin yanında geçmelerin de 15. ve 17. yy Osmanlı süslemelerinde önemli bir yeri vardır. 15. yy sonlarına doğru Çin bulutu ve Çin temai bütün bezeme ürünlerinde kendini gösterir. İlk örneklerini Uygur klasiklerinde gördüğümüz ve Selçuklularda bolca kullanılan münhaninin 15. yy'dan sonra ortadan kalktığı görülür. 16. yy'ın ilk yarısında hatai denilen çiçek ve yaprakların değişik yorumlar altında ele alınarak saz yolu uslübünu meydana getirdiği görülür. 16. yy ortalarına doğru sanat nakkaşlarından müzehhip Kara Memi tarafından meydana getirilen gözlemci natüralist bir üslup altında yapılan pek çok eser Osmanlı sanatının en parlak dönemidir. Türk sanatında Batı etkisi 17. yy ortalarında kendini gösterir. Klasik motiflerin bu dönemde giderek özelliklerini kaybettiği görülür. Süsleme anlamında bir yandan eski motifler kullanılırken bir taraftan natüralist anlamda değerlendirilen çiçek buketlerine yer verilmeye başlanır. 18. yy'da bu etki giderek artmış ve yerel tesirlerin altında Türk rokokosu adı verilen yepyeni bir süsleme tarzı meydana gelmiştir. Bu üslupta çiçek ve yapraklarından oluşan çelenk biçiminde süslemeler, kurdele ve fiyonklarla bezeli gül sepetleri çoğunluktadır. Bu dönemde bezeme dünyasına zeytin, meşe, defne ve maydanoz yaprakları gibi yepyeni motif türlerinin girdiği dikkati çeker. 19. yy sonlarına doğru tekrar klasik motiflerin kullanıldığı eski düzenleme tarzına uygun çalışmaların yapılmasında gayret gösterilmişse de bunda başarılı olunamamış ve Türk-Osmanlı bezeme sanatının neo-klasik denilen akım ile son yıllara kadar uzanan bir duraklama dönemine girmiştir...
Bezeme sanatının seçkin örneklerindendir kubbeler...
...
Ordu-milletlerin en çok döğüşen, en sarpı
Adamış sevdiği Allah'ına bir böyle yapı.
En güzel mabedi olsun diye en son dinin
Budur öz şekli hayal ettiği mimarinin.
...
SÜLEYMANİYE'DE BAYRAM SABAHI / YAHYA KEMAL BEYATLI
Malzeme cinsi: Tüf taşı
Kompozisyon: Rumi kompozisyon (Türk bezeme motifi)
Malzeme cinsi: Alçı döküm
Kompozisyon: Sekiz kollu organik yıldız
Malzeme cinsi: Alçı döküm
Eser sahibi: Restoratör MİMAR Tuğba DUYKU
Malzeme Cinsi: Alçı döküm
Kompozisyom: İslam sanatı geometrik form
Eser sahibi: Restoratör Beyza UYSAL
Malzeme cinsi: Tüf taşıKompozisyon: Türk bezeme motifleri(Rumi+Penç+Basit yaprak)
Malzeme Cinsi: Alçı döküm
Kompozisyom: İslam sanatı geometrik form
Eser sahibi: Restoratör Beyza UYSAL
Eser sahibi: Restoratör Zerrin ÖKSÜZ
Malzeme cinsi: Tüf taşı
Kompozisyom: İslam sanatı geometrik form
Eser sahibi: Restoratör Zerrin ÖKSÜZ
*Oyma aleti olarak "Iskarpela" kullanılmıştır.
Malzeme cinsi: Tüf taşı
Kompozisyom: İslam sanatı geometrik form
Eser sahibi: Restoratör Zerrin ÖKSÜZ
Konservasyon; temizleme, sağlamlaştırma, yapıştırma, yüzey koruma ve bütünleme olarak özetlenebilir. Analitik rölöve, konservasyon raporu ve müdahale pastalarını içine alır. Özgünü koruma ve en az müdahale ile eser ömrünü uzatmak amacıyla uygulanır. Uygulama öncesi projelendirilmelidir.
Konservasyon projesi ile; doğru ve detaylı belgeleme imkanı elde edilir, müdahale dereceleri ve koruma yöntemleri belirlenir, eserin neresine ne uygulama yapılacağı belirlenir, metraj çıkarılarak uygulamada çıkabilecek sorunlar en aza indirilir, onarım malzemesinin özgün malzemeye uygunluğu denetlenir, uygulamadaki eksiklik giderilerek kayıplar engellenmiş olur, uygulamaların malzeme/ detay ölçeğinde kontrolü mümkün hale gelir, yapım ve denetim aşamalarında referans alınabilecek bilimsel belge elde edilir, eser için bakım programı belirlenir, yapılacak uygulamalar ve verilen kararlar için doğru bir kaynak oluşturması sağlanmış olur.
Örneğe geçerken ilk olarak şunu söyleyelim: " Bir kazı sonrası bulunduğu varsayılan parça pinçik bir obje konservasyonu yürek ister!"
Bunu söylettiren sebep, çok sevgili Birol hocamızın kazı varsayımını çok iyi simüle etmesidir.
Her birimize kapağı ile birlikte kırmızı toprak çömlek aldırmıştı ve 10-15 kişinin kapak ve çömleğini kırıp bir arada karıştırdı. Elimize kendi çömleğimizden bir parça tutuşturdu ve parçaları bularak tamamlamamızı istedi. Ve ortaya tam bir ekip çalışma problemi çıkmış oldu.
Problemi çözmek için tonlardan mı gitmedik, yapım izlerinden mi! Ve imkansız başarıldı ve herkes kendi çömleğini topladı, çömlek yuvarlandı kapağını da buldu...
Bulunan parçalar bantlandı ve sevgili hocaya sunuldu. Yaptığı şey şu oldu: bazı parçaları koparmak...
Objenin o kısımlarının olmadığını varsaydık. Eksik olan kısımlar ( ustalaşma yolunda olduğumuz) alçı tekniği ile tamamlandı. Boyama yapılmadı. Çünkü objenin eksik parçalarının olduğu ve bir işleme tabi olduğunun fark edilmesi istenmiştir.
Tarihi eser bir müze vitrininde yerini almaya hazır hale gelmişti.
Çalışma sahibi: Restoratör Beyza UYSAL
Renk ve deseni taklit eden bir teknik daha vardır. Buna örnek olarak bir çini tabak restore etmiştildi. Yarısı kırılan tabak, kil ile kalıp alınarak alçı ile tamamlandı. Kenar silmelerinin devamlılığının sağlanmasına dikkat edildi.
Çalışma sahibi: Restoratör Beyza UYSAL
Geleneksel Türk bezeme motifleri içeren kompozisyonu çizilerek tamamlandı ve aslına uygun renklerde su bazlı boya ile boyandı.
Ancak fotoğrafa dikkatli bakıldığında anlaşılabilen bu restorasyon son derece başarılıdır. Çalışma sahibi Restoratör Beyza UYSAL'a teşekkür ediyor ve başarılarının devamını diliyoruz.
Konservasyon; temizleme, sağlamlaştırma, yapıştırma, yüzey koruma ve bütünleme olarak özetlenebilir. Analitik rölöve, konservasyon raporu ve müdahale pastalarını içine alır. Özgünü koruma ve en az müdahale ile eser ömrünü uzatmak amacıyla uygulanır. Uygulama öncesi projelendirilmelidir.
Konservasyon projesi ile; doğru ve detaylı belgeleme imkanı elde edilir, müdahale dereceleri ve koruma yöntemleri belirlenir, eserin neresine ne uygulama yapılacağı belirlenir, metraj çıkarılarak uygulamada çıkabilecek sorunlar en aza indirilir, onarım malzemesinin özgün malzemeye uygunluğu denetlenir, uygulamadaki eksiklik giderilerek kayıplar engellenmiş olur, uygulamaların malzeme/ detay ölçeğinde kontrolü mümkün hale gelir, yapım ve denetim aşamalarında referans alınabilecek bilimsel belge elde edilir, eser için bakım programı belirlenir, yapılacak uygulamalar ve verilen kararlar için doğru bir kaynak oluşturması sağlanmış olur.
Bunu söylettiren sebep, çok sevgili Birol hocamızın kazı varsayımını çok iyi simüle etmesidir.
Her birimize kapağı ile birlikte kırmızı toprak çömlek aldırmıştı ve 10-15 kişinin kapak ve çömleğini kırıp bir arada karıştırdı. Elimize kendi çömleğimizden bir parça tutuşturdu ve parçaları bularak tamamlamamızı istedi. Ve ortaya tam bir ekip çalışma problemi çıkmış oldu.
Bulunan parçalar bantlandı ve sevgili hocaya sunuldu. Yaptığı şey şu oldu: bazı parçaları koparmak...
Objenin o kısımlarının olmadığını varsaydık. Eksik olan kısımlar ( ustalaşma yolunda olduğumuz) alçı tekniği ile tamamlandı. Boyama yapılmadı. Çünkü objenin eksik parçalarının olduğu ve bir işleme tabi olduğunun fark edilmesi istenmiştir.
Tarihi eser bir müze vitrininde yerini almaya hazır hale gelmişti.
Renk ve deseni taklit eden bir teknik daha vardır. Buna örnek olarak bir çini tabak restore etmiştildi. Yarısı kırılan tabak, kil ile kalıp alınarak alçı ile tamamlandı. Kenar silmelerinin devamlılığının sağlanmasına dikkat edildi.
Ancak fotoğrafa dikkatli bakıldığında anlaşılabilen bu restorasyon son derece başarılıdır. Çalışma sahibi Restoratör Beyza UYSAL'a teşekkür ediyor ve başarılarının devamını diliyoruz.