Kimi zaman bir düğün davetiyesi, kimi zaman bir poster
ihtiyacı olabiliyor. O zaman en yakındaki mimar da akla geliyor :) Dostların
sadece mekansal değil, her türlü tasarımsal işleri ile ilgilenmek keyifli
oluyor. Hele bir de "infografik" ise.
Grafik anlatımlar, her zaman dikkat çekicidir. Herhangi bir tasarımın ifadesini oluştururlar. İster mimari, ister yazılımsal bir iş olsun. Bunu sunmak, sürecini anlatmak, ana fikrini aktarabilmek gibi amaçlara ulaşmayı görsel bir şey kullanarak kolaylaştırabiliriz. Tüm bunları hedeflerken anlaşılır görsellik ile birlikte yoğun bilgi içermesi işin marifeti olsa gerek. Kullanılan grafik o zaman infografik olarak da adlandırılabilir.
Şimdi bahsedeceğim, bilgisayar mühendisliği arkadaşlarımın bitirme projesi için logo ve poster tasarlamak. Projenin başından beri oluşumuna şahit olmak avantaj oldu. Böylece uygulamanın kullanımı, fikri, arkadaki parametreleri anlayabiliyordum. Proje sahibi istediğini iyi aktardığında daha da kolaylaşıyor.
Kısaca uygulamadan bahsedecek olursam, bir eğitim
uygulaması. Ortaokul ve lise eğitimi seviyesinde kimya öğrencilerine hitap
ediyor. Bir nesnenin asit-baz-tuzdan hangisi olduğunu söylüyor ve kimyasal
formülünü çıkarıyor. Bunu yaparken kullandığı yazılımsal teknik "artırılmış
gerçeklik" üzerine kurulu.
Logo ile başlangıç yaptık. Kimya denildiğinde akla gelen simgeler üzerine araştırma yaparken molekül bazlı olanlara yoğunlaştık. Simgelerle uygulamanın adını birleştirmeye çalıştık.
İlk 2 çalışma elendi. 3.ye karar kıldık. Burada çoğul
olarak biz demeyi uygun görüyorum. Çünkü ben, 2 mühendis arkadaşım, danışman
hocaları birlikte çalıştık.
Poster kısmına gelince hitap edecek kitleyi (hem yazılım bilmeyen hem de detaylı bilgiye sahip olan) tatmin edecek bir tasarım düşündük. Az yazı, az fotoğraf ve çokça ikon kullandık. Sonuç karşılıklı iyi bir çalışma ile sadece mezuniyet değil, geleneksel "genç beyinler yeni fikirler" eğitim kategorisi birinciliği oldu.
Poster kısmına gelince hitap edecek kitleyi (hem yazılım bilmeyen hem de detaylı bilgiye sahip olan) tatmin edecek bir tasarım düşündük. Az yazı, az fotoğraf ve çokça ikon kullandık. Sonuç karşılıklı iyi bir çalışma ile sadece mezuniyet değil, geleneksel "genç beyinler yeni fikirler" eğitim kategorisi birinciliği oldu.
YOLDAN GEÇEN ÖYKÜLER-İZMİR / NAZLI ERAY / CAN YAYINLARI
Nazlı ERAY, büyülü gerçeklik akımının Türkiye'deki önemli temsilcilerindendir. Haldun Taner Öykü Ödüllü bir yazardır.
Yoldan Geçen Öyküler kitabından İzmir isimli öykü üzerinde bir okuma çalışması yapıldı. Fantastik anlatımıyla dikkat çeken öyküde mekânsal tasvirler görsel düşünmeyi destekleyiciydi. Ana karakter Ankara'da yaşıyor ve İzmir'e özlem duyuyor.
"...Hay hay buyurun, dedim. Adam teşekkür edip karşıma oturdu. Garson belirmişti yanı başımızda.
"Ne emredersiniz? diye soruyordu.
Adam:
"Bir Adana" dedi.
Garson bana baktı.
Hiç durmadan: "Bir İzmir," dedim.
Garson gitti. Adam günlük gazeteyi açmış göz atıyordu...Adana kebabı göründü. Gazetesini katladı. Bana baktı. "Afiyet olsun," dedim. Yemeye başladı.
Lokantanın arka tarafında bir gürültü koptu! İskeleye yanaşan bir vapurun düdük sesi dükkanın içini doldurdu. Hepimiz şaşkınlık içinde çevreye bakınıyorduk.
Derken garson mutfak kapısında belirdi. Elindeki tepside, akıl almaz büyüklükte bir İzmir taşıyordu...
Hemen anladım, fuar zamanıydı. Geceydi, binalar ışıl ışıl yanıyordu. Garson tepsiyi salladıkça Kordonboyun' daki deniz dalgalanıyordu... Bir iki kız dalgalardan ıslanıp Yunan konsolosluğunun oraya kaçıştılar. Limandaki gemiler tüm ışıklarını yakmışlardı..."
Öyküde bir de perdecide geçen sahneler vardır. Her perde kişinin gitmek istediği anılarına açılır. Karakter de yeşil bir perdeden geçerek İzmir'de hastanedeki anılarına ulaşır.
Metinden yola çıkarak aşağıdaki kolaj oluşmuştur.