Mimarlık mesleğinin gündemini, ekonomisini ve pratiğini değiştireceği düşünülen salgın sürecinde, mimarlık mesleğine dair profesyonel üretim süreci hakkında yaratılacak ortak akıl ve deneyimler, mesleğimizin ve tüm ülkenin artan risk profiline karşı, daha dirençli olmasına katkılarda bulunacaktır.
Bu bağlamda; afetlerde kriz yönetim ve toparlanma (çıkış) için ihtiyaç ve beklentileri anlamak, COVİD-19 Pandemisinin mimarlık mesleğine etkilerini ve sunduklarını değerlendirmek ve toplumsal dayanışmayı büyütmek üzere bu zorlu dönemde olumsuz etkiyi azaltmak ve gelecek konusunda yapabileceklerimizi ortaya koymak amacıyla, Kriz ve Risk Yönetimi Uzmanı Erdem Ergin’in katılımı ile gerçekleşmiş “Dirençli Kentler ve Mimarlık” konulu çevrimiçi konuşmalar dizisini sunuyoruz.
Mimarlık özünde insanoğlunun doğa üzerinde hakimiyet kurma, doğayı dönüştürerek kendine yapay çevreler oluşturma eylemidir. Bu süreçte doğada bulduğu malzemeleri de dönüştürerek kullanır. Bu anlamda mimarlık “doğal olarak yapay”dır. Ancak mimarlığın geleneksel kabulleri içinde bazı malzemeler doğal-yapay olarak adlandırılmaktadır. Burada doğallık ve yapaylık bir malzemenin doğada bulunduğu ilk haline göre uğradığı değişimin derecesini ifade eden sınırları temsil etmektedir.
Doğal malzeme
Yapay malzeme
Mimar Doç. Dr. ZEYNEP ERES moderatörlüğünde yürütülen “İstanbul’un Kent Tarihinden Kesitler” adlı 5 bölümlük e-seminer dizisinde İstanbul’un kültürel ve doğal değerlerinin yanı sıra günümüzdeki korunmuşluk durumlarının ve onları bekleyen tehditlerin tartışılması amaçlanmıştır.
İstanbul, özel coğrafi konumu nedeniyle tarih öncesi çağlardan bu yana tercih edilen bir yerleşim yeri olmuştur. Kent, tarihsel süreç içinde Bizans, Osmanlı gibi büyük devletlere de başkentlik yapmış ve bin yıllar içinde görkemli anıt yapılarla donatılmıştır. İstanbul’un çekici topografik özellikleri de anıtların yer seçiminde etkili olmuş, böylece doğal ve mimari çevre birlikte özgün bir kültürel peyzaj oluşturmuştur. Günümüz İstanbul imgesini tanımlayan ve sıklıkla koruma sorunlarına dikkat çekilen “tarihi yarımada silueti”, aslında zaman içinde pek çok değişim yaşayarak bugüne ulaşmış olan ve İstanbul’un geçmişindeki farklı dönemlerin, farklı kültürlerin izlerini taşıyan bir bütünlüktür.
İstanbul’un tarih öncesi çağlarından Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ulaşan bir dizi seminer olarak kurgulanan bu etkinlik kapsamında, İstanbul’un tarihi kent kimliğini tanımlayan önemli anıt yapıları, kentsel dokuları, ilginç doğal ortamları ve bunların zaman içindeki değişim ve dönüşümleri uzmanlar tarafından aktarılacaktır.
1- “Tarihöncesi Dönemde İstanbul: Kültür ve Doğa”
2- “Bizans Döneminde İstanbul: Surlar ve Günümüzde Koruma Sorunları”
Yaşanan salgın sürecinde mimarların mesleki gelişim ve paylaşım ortamlarını zenginleştirmek ve yaygınlaştırmak amacıyla TMMOB Mimarlar Odası Sürekli Mesleki Gelişim Merkezi tarafından çevrim içi “SMGM E-Seminerleri” hayata geçiriliyor.
COVID-19 pandemisinin tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hayatın normal akışını sekteye uğrattığı bu süreçte TMMOB Mimarlar Odası Sürekli Mesleki Gelişim Merkezi (SMGM), çevrim içi katılıma ve YouTube üzerinden canlı takibe olanak sağlayan e-seminer programlarını hayata geçirdi. “İstanbul’un Kent Tarihinden Kesitler” seminer dizisi ile başlayan etkinlikler “Dirençli Kentler ve Mimarlık” konulu söyleşilerle devam edecek.