KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ

Ağustos 16, 2020


ÖRNEK ALAN SÜMBÜL SOKAK VE  ODAK GRUP ANKETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ 

KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMI  

Dönüşüm, kimi uzmanlara göre belirli kentsel alanların işlev değişimini, kimine göre toplumsal ve ekonomik değişimini, kimine göre ise kentsel müdahalelerin tümünü kapsamaktadır. 
Enformel yapılaşmalarla kentleşmeyi, toplu konutlarla saçaklanmayı, yoksul  mahallelerin yeniden yapılanmasıyla yenilemeyi, sanayi alanlarının başka işlevler üstlenmesiyle desantralizasyon ya da sanayisizleşmeyi de içeren çeşitli süreç ve müdahaleleri kapsamaktadır. Dahası, bu mekânsal dönüşümleri tetikleyen ya da ardılı sayılabilecek yaşam biçimlerinde dönüşüm, ekonomik sektörlerde dönüşüm, ekolojik alanların yitimi gibi çok geniş bir kapsama sahiptir.  
 
Bu çerçevede, en genel anlamda dönüşüm; toplumsal, ekonomik, ekolojik ve yapılı çevreye dair tüm değişimleri kapsayan bir süreçler toplamıdır.  

Kentsel dönüşüm olarak sunulan ve fiziki mekâna müdahale üzerinden tarif edilen süreçlerin aslında metropoliten kentler için küresel ve ulusal ekonominin gerekleri üzerinden şekillenen bir topyekûn (fiziki, ekonomik ve toplumsal) yeniden yapılanma sürecine karşılık geldiği, bu bağlamda ölçekler arası bir şekilde ele alınması ve mekâna müdahaleyi belirleyen ekonomi- politikten bağımsız değerlendirilmemesi gerektiği açıktır.  
 Aynı zamanda nüfus hareketliliği anlamını taşımaktadır.

DÜNYA GENELİNDE KENTSEL DÖNÜŞÜM   

Şehircilik ve planlamanın tarihi incelendiğinde, bütün coğrafyalarda ve zamanlarda, eskiyen ya da işlevini kaybeden kent dokusuna yönelik çeşitli müdahalelerde bulunulduğu, bunun mesleğin bir parçası olduğu görülecektir. Ancak son dönemde azalan  kentsel araziler ve artan rant farkı nedeniyle bu müdahalelerin sıklaştığı ve çeşitlendiği görülmektedir. Bu müdahaleler, soylulaştırma, kentsel dönüşüm, kentsel yenileme ve benzeri pek çok farklı isimle karşımıza çıkmaktadır. Özellikle de neoliberal politikalar uygulayan ülkelerde, bu müdahaleler, sermayenin taleplerine ve yer seçim kriterlerine göre şekillenmektedir.   
Kentsel dönüşüm, batının 2. Dünya Savaşı sonrasında yerle bir olan kentleri yeniden yapılandırmak için tanıştığı bir pratiktir. O dönemde yaşanan savaş ve sanayisizleşme sürecinin başlaması, kentlerin içerisinde tanımsız, boş, terk edilmiş, yakılıp, yıkılmış alanların oluşmasına sebebiyet vermiştir. Dönüşüm ihtiyaçlar dâhilinde evirilerek, tarihi alanların korunması, konut alanlarının sağlıklaştırılması, işlevsizleşen gar, liman, sanayi alanlarının yeniden işlevlendirilmesi gibi sürekli yeniden tanımlanmış ve çeşitlenmiştir.  
1980’li yıllar bir anlamda kentsel planlama için önemli bir kırılma noktasıdır. Bu yıllardan itibaren kentlerin birbirleriyle yarış içerisine girmesi, mal, hizmet ve işgücünün akıcılaşması  ve genel anlamda küreselleşme olarak bilinen süreçlerin etkinliğinin artmasıyla özellikle bu süreçlerden faydalanmak isteyen büyük metropoller küresel sisteme entegre olmaya yönelmiştir.  

Küreselleşme ekonomik temelli bir paradigma olduğundan ve doğrudan üretim biçimlerinin örgütlenmesine yönelik hareket ettiğinden, mekânının da yeniden örgütlenmesini zorunlu kılmıştır. Metropoller artık öncelikle finans merkezleridir ve üst düzey hizmet sektörünün öncelikli hedefi konumundadır. Bir dönem metropollerin varlık sebebi sayılan sanayi ise desantralize olmaktadır.  

Kentte yaşamasını cazip, keyifli ve kolay kılmanın yollarını aramaktadır. Bütün bu cazipleştirme gayreti çoğu zaman kontrolden çıkmakta, kent yönetimlerinin ve hatta merkezi yönetimlerin yaratılan inşaat ekonomisi ve buna bağlı rant paylaşımları üzerinden soylulaştırmayı ve büyük projeleri bir araç olmanın ötesine taşıyıp amaç haline getirdikleri de görülmektedir. Tabii, böyle bir durumda yerel siyaset giderek coğrafyasından ve temsil ettiği kitlelerden kopar. Temsil ettikleri insanlarla mesafelenmeyi göze alan kent yönetimleri, kent merkezlerini soylulaştırarak yaratıcı sınıfları, turistleri ve en önemlisi yatırımcıları kendilerine çekmek için (Bourdin, 2005) amansız bir yarışa girmiştir.  

“Mimarlıkta ve kentleşmede, serbest piyasa ile birleşme isteği, zenginlere ve özel sektöre yararlı olurken, alt gelirliler ve kamu için zararlı bir durum yaratmaktadır. Şehircilerin bu tip davranışları, serbest piyasaya bağlı bir zonaj yapılmasını teşvik ederek, şehirciliğin toplumsal prensipleri yerine, piyasa prensiplerinin konmasına sebep olacaktır” (Harvey, 1997: 96). 
Bir yandan da tarımın artık yüksek teknoloji ile iyiden iyiye az istihdamla çalışması ve kentsel sektörlerin daha yüksek ücret getirmesi, kentlerin hızla büyümesi açısından yeni bir tetikleyici olmuş ve kırdan kente göçler bu dönemde yeniden yoğunlaşmıştır. Bir yandan küresel ekonomik yeniden yapılanma, bir yandan da yeniden hızlanan göçler kentin mekânsal anlamda yeniden konfigüre edilmesini gerektirir; tabii artan talep bu yeniden konfigirasyonun daha yüksek kentsel arazi fiyatları ile yapılmasına neden olmakta, metropollerde yaşamak da giderek pahalılaşmaktadır. Roca ve Faigenbaum (2002: 52), Barcelona için şu tespiti yapmaktadır: “Barcelona’da 1990’lı yıllardan itibaren kent toprağının değerinin hızla artması,…bütün kentsel dokunun değişimini zorlamıştır”.  

Süreç, günümüzde gelişmekte olan ülkeler için bir tür modernleşme rüyası ya da kalkınma şartı olarak görülmektedir. Gelişmiş batı ülkelerinde koşullar gereği ortaya çıkan, dolayısıyla o coğrafyanın toplumsal koşullarını da içeren kente müdahale biçimleri maalesef az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler tarafından aynen ithal edilmekte; henüz işlevini yitirmemiş, boşalmamış, hala yoğun ve canlı bir yapıya sahip kent dokuları kamu otoritesinin yaptırımlarıyla dönüştürülmekte, tüm bunlar yapılırken de müdahale biçimleri toplumsal koşullara içkin olmadığından mağdur kesimler oluşturulmaktadır.  

TÜRKİYE’DE KENTSEL DÖNÜŞÜM 

Kurtuluş ve Türkün (2005), Türkiye’deki kentsel dönüşüm sürecini 19.yy’dan başlayarak 3 dönem üzerinden değerlendirmektedir. Bu dönemleme çalışmasına göre, birinci dönem, yani ulus-devletin oluşum sancılarına paralel dönüşüm, ülkeyi modernleştirme gayretinin bir parçası olarak tarif edilmektedir. İkinci dönem, II. Dünya Savaşı ile başlamış, özgün ve kendiliğinden bir kentleşme sürecine karşılık gelirken; üçüncü dönem, 1980 darbesi sonrası tanıştığımız neoliberal politikalar ve bu politikalarla ilişkili olarak yaşanan sosyo-ekonomik değişimler çerçevesinde açıklanmaktadır. Bu dönemlemeye bir katkı olarak, bahis konusu dönemlerin kendi içerisinde de dönemlenmesinin mümkün olduğunu ve 1999 depreminin ardından kentsel dönüşümün vatandaşların güvenliğini sağlayacak meşru bir araç haline gelmesiyle başlayan sürecin yeni bir kentsel dönüşüm dönemine işaret ettiği söylenebilir. 
Vatandaşın sağlıklı ve güvenli çevrede yaşamasına yönelik anayasal hak, dönüşüm söyleminin merkezine yerleştirilmiş; önceki dönemlerde bir bütün oluşturmaktan uzaktır. Sermaye gruplarının güçlenmesi/oluşması sağlanmış, dönüşümün yarattığı ekonominin toplumun  çeşitli kesimlerine yayılması başarılmıştır. 2000’li yıllarda bu şekilde meşrulaştırılan dönüşüm, kentin ekonomik yeniden yapılanma sürecine paralel olarak ve onu takiben kentin mekânsal kurgusunu kökünden değiştirerek kenti yeniden üretmektedir. Bu dönem, 1990’ların sonuna kadar süren bir önceki dönemden kapsam ve yoğunluk itibariyle ayrışmaktadır ve esas sahnesi, İstanbul başta olmak üzere ülkenin metropoliten kentleridir. Bir yandan yeni bir modernizm hamlesi olarak okunabilecek bu süreç, bir yandan da kentin sermaye birikim süreçleri üzerinden kentin sınıf haritasının yeniden oluştuğu ve yaşayanların yaşam biçimlerinin ayrışarak belirlendiği bir döneme karşılık gelmektedir. 

Öte yandan Türkiye'de 1950-1980 arası yıllarda izlenen sanayileşme politikası ile birlikte kırdan kente göç süreci başlamış ve hızlı bir kentleşme süreci ortaya çıkmıştır. Devletin sistematik ve yeterli bir konut politikası da bulunmadığından kentleşme sürecinde ciddi bir konut sorununun yam sıra işsizlik sorunu oluşmuştur. Kırdan kente göç edenler kendi imkânları ile kent çeperindeki hazine ve özel araziler üzerine gecekondu yaparak barınma sorununa çözüm bulmuştur. Hükümetler gecekonduluyu potansiyel oy deposu olarak görmüş ve gecekondu alanları, siyasal elitler ile gecekondu halkı arasmda kurulan ittifak ve himaye ilişkileri bağlamında gelişmiştir. Gecekondulular zamanla güçlerinin farkına vardılar, özneleştiler ve talepler geliştirdiler.   Devlet enformel süreçlerle oluşan gecekondu alanlarım her zaman "tanıma" yoluna gitmiştir ve bu açıdan birçok yasa çıkartmış ve gecekonduyu yasallaştırmıştır (Ataöv ve Osmay, 2007, s. 63). Ancak yine de devletin yaklaşımında gecekondu önlenmesi gereken bir yerleşme türü olarak görülmüş ve gecekondu azgelişmişliğin, köylülüğün ve yoksulluğun bir göstereni olarak görülmüş ve gelişmiş, kalkınmış, çağdaşlaşmış bir kentte gecekondu olmaması gereken bir şey olarak değerlendirilmiştir. Bu bakış da Türkiye'de kentsel dönüşüm projelerinin özellikle 2000 sonrası süreçte gündeme gelmesinin bir başka gerekçesi olarak kullanılmaktadır.
 

KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN İSTANBUL TEZAHÜRLERİ  

İstanbul plansız, projesiz ve kaçak bir şekilde kuzeye doğru büyümüştür. Bugün üçüncü köprü, üçüncü havalimanı ve bağlantı yolları ile tamamlanmıştır. Bir yandan Kanal İstanbul ve Karadeniz kıyısında öngörülen birkaç milyon kişiyi barındıracağı ve çalıştıracağı iddia edilen, üst düzey hizmet işlerinin yoğunlaşacağı anlaşılan Yeni Şehir’in uygulama zemini hazırlanmaktadır. Bu projeler genellikle İstanbul’un yapılaşmamış alanları için geliştirilmektedir ki bugün için orman alanları, su havzaları ve tarımsal alanlardan ibarettir ve kentin kuzeyinde kalan bu alanlar İstanbul için hazırlanan bütün planlarda istisnasız korunmaktadır. Bu projeler ve tetikleyecekleri özel yatırımların doğal alanları yapılı çevrelere dönüştürecek olmaları ekolojik anlamda bir kıyıma karşılık gelir.  

Yoğun bir nüfusa hizmet eden gecekondu mahalleri için tepeden inme politikalarla, katılım süreçleri uygulanmadan dönüştürülmekte, bu projelerin gerekçeleri arasında sayılan yoksulluk, suç, işsizlik gibi sorunlar da ancak başka mahallelere transfer edilmektedir. Yerlerinden edilenlerin kentin çeperlerinde üretilen konutlara yerleştirilmesi İstanbul’da oluşan yeni sınıf haritasının üretildiğini gözler önüne sermektedir.  
Bu inşaat çılgınlığı, geleneksel planlama olarak bilinen kapsamlı ve uzun dönemli planlamanın da sonunu getirmiştir. Yeni dönemde planlama çok daha esnek ve bu sebeple genellikle kısa dönemli olarak gerçekleşmekte, yatırımların peşi sıra gitmekte, dolayısıyla ister istemez parçacı bir yaklaşıma yönelmektedir. 

İSTANBUL’UN KUZEYDE BÜYÜME ETKİLERİ=SARIYER İLÇESİ

KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ

Görsel 1: Sarıyer ilçe sınırı ve Boğaz'daki konumu

Sarıyer, kuzeyde Karadeniz, batıda Eyüp, güneyde Kağıthane ve Beşiktaş ilçeleri ile komşudur. 1600 hektarı Boğaziçi Öngörünüm Bölgesinde kalan 4 bin hektarlık yerleşik alana sahip, toplamda ise 15 bin 150 hektarlık bir alan üzerine kurulu, bir belediye ve 38 mahalleden oluşan bir ilçedir.  

1930 yılında yapılan yönetsel düzenleme ile ilçe statüsü kazanmıştır. 2005 yılında kabul edilen 5216 sayılı Büyükşehir Belediyeleri Yasası ile Sarıyer’de yer alan köy yerleşimleri mahalle statüsü kazanmıştır.  

Bizans İmparatorluğu döneminde kıyı kesimlerinde balıkçılıkla uğraşan çok az yerleşim yerinin bulunduğu Sarıyer’de ayazma, kilise, eski liman, sarnıç ve eski kaleler çevresindeki birkaç hanelik küçük kırsal yerleşmeler vardır. Ancak İstanbul’un fethi sonrası, bölgede Anadolu’dan ve Adalar’dan getirilen göçmenlerin yerleştirilmesiyle ilk genel iskan hareketlerinin başladığı söylenebilir. 16. ve 17. yüzyıllarda Sarıyer gelişmiş bir köy haline gelmiş; 18. yüzyıla gelindiğinde kıyı kesimindeki yalılar ve bazı gayrimüslim ailelerin yerleştiği köyler ön plana çıkmıştır. 19. yüzyılla birlikte İstanbul dışından Sarıyer’e getirilip yerleştirilen köylülerin sayısı giderek artmaya başlamıştır. 1960’larda gecekondulaşma ile yoğun yapılaşma görülmeye başlamıştır.

KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ

Görsel 2: Sarıyer ilçesi gecekondu mahalleleri

Diğer yandan, 1988’de ikinci köprünün yapılması ve TEM bağlantı yollarının Sarıyer’in güney kesiminden geçmesi sonucu otomobil erişilebilirliği kolaylaştı ve Sarıyer’e olan ilgi arttı.  

1980’den beri sanayi alanları hızla azalırken Maslak  aksı  üzerinden  küresel  ekonominin  sembolleri  sayılan  gökdelenler ilçeye doğru yaklaşmaktadır. Tabii, gökdelenleşme beraberinde farklı yaşam biçimleri ve farklı tüketim alışkanlıkları da getirmekte, kapalı sitelerin Sarıyer’de artmasının birinci nedenini oluşturmaktadır. AVM ve lüks tüketime dayalı mağazalar bölgeye yerleşmiştir.  

Son dönemde İstanbul’un mega projelerinin ilçeye dair olması gecekondu mahallerinin değerlenmesi ile kentsel dönüşüm çarklarının bir kez daha dönmesine neden olmuştur.  

SARIYER İLÇESİ'NDE İLK KENTSEL DÖNÜŞÜM

İlk kentsel dönüşüm projesi, 2012 yılında Derbent mahallesi için geliştirilmiştir. Önce söylenti olarak kulaktan kulağa yayılan bu kentsel dönüşüm projesi, mahalledeki gecekonduların yıkılıp toplu konutlar yapılmasını öngörecek şekilde Ağustos 2012’de 1/5000 ve 1/1000 Ölçekli Çamlıtepe (Derbent) Mahallesindeki Gecekonduların Dönüşümüne İlişkin Koruma  Amaçlı  Revizyon İmar Planları adıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca onaylanmıştır. Alan, Boğaziçi gerigörünüm etkilenme bölgesinde kaldığı ve Boğaziçi Kanunu’na göre  hazırlanması gerektiği için aslen ilgili planların Koruma Amaçlı İmar Planı olma zorunluluğu bulunmaktadır. Ancak bütünsel bir dönüşüm öngörmeleri ve sonrasında bu alanın 6306 sayılı yasa kapsamına alınarak kentsel dönüşüme dayalı bir sürecin işletilmesi, planların kentsel dönüşüm planları olarak kabul görmesi sonucunu doğurmuştur. Bakanlıkça onaylanan bu planlara ilişkin uygulama süreçlerindeki yetki, Bakanlık ile İBB arasında imzalanan protokol gereği İBB’ye devredilmiştir. Plan ve avan proje ise İBB tarafından ihaleye çıkarılarak iki ayrı firmaya  devredilmiştir.

KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 3: Derbent mahallesi mevcut ve dönüşüm projesi

Projelendirilen tipolojiler Derbentli mülk sahiplerini ayrıştırmakta ve proje sonunda onlara sosyal konut tipolojisi diye bir alanda yaşamaya zorlamaktadır. Alana yayılan gecekondulular sonrasında mahallenin sadece çeperinde yaşayacak ve deniz manzarasına sahip tepe bölgede lüks konut tipolojisi ile başka sakinler gelecek ve Derbentliler bir nevi yerinden ediliyor olacaktır. Ayrıca proje uygulama aşamasında Derbentliler prefabrik yapılarda yaşamaya zorlanacaktır.Bu durum üzerine halk kolektif bir şuur ile bu dönüşüme direnmiştir. Proje  durdurulmuştur.  

KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 4: Derbent mahallesi dönüşüm projesi tipolojileri


KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ

Görsel 5: Derbent mahallesi dönüşüm projesi tipolojileri


KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ

Görsel 6: Derbentlilerin direniş yürüyüşleri

Sarıyer Belediyesi bundan bir ders çıkartmış ve “yerinde dönüşüm ” diye bir kavramla Ferahevler mahallesine yönelmiştir.

YERİNDE DÖNÜŞÜM KAVRAMI VE FERAHEVLER MAHALLESİ


KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ

Görsel 7: Ferahevler mahallesi konumu

Büyükşehir Belediyesi, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesi kapsamında Sarıyer'in çeşitli  mahallelerine tapu verilmesi için çalışma başlattı, ilk tapuyu çalışmaları tamamlanan Ferahevler Mahallesi'nde verdi.  

Tapu verilmesi ile birlikte müteahhitlerin ilgisi mahalleye yoğunlaştı.  

Sarıyer Belediyesi “yerinde dönüşüm” diye bir kavramla gitti mahalleliye.“Bizim kentsel dönüşüm projemizin formülü yerinde dönüşüm. Binalar yenilenecek ama kimse şehir dışına gitmek zorunda kalmayacak. Mahalle hayatı aynen korunacak ” (Şükrü Genç, İlçe Belediye Başkanı, 2013)  

ÇEVRE GECEKONDU MAHALLELER İLE BİRLİKTE FERAHEVLER MAHALLESİ ANALİZLERİ 

KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 8: Mahallenin konumu


KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 9: Büyük yatırımlara yakınlık



KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 10: Gelir durumu


KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 11: Ekolojik ilişkiler



KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 12: Erişilebilirlik



KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 13: İş yaşamı


KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 14: Ferahevler mahallesi tabloda görüldüğü gibi çevresi bağlamında orta düzeyli bir mahalledir.

FERAHEVLER MAHALLESİ ERİŞİLİR İMKANLAR


KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ

KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ











Görsel 15: Ferahevler mahallesi imkanlara yakınlık

Mahalle birçok gereksinimi karşılayabilen yapılı çevrenin yanında, Atatürk Kent Ormanı’na komşuluğu ile doğal çevreyle güçlü bir ilişki kurmaktadır.   

Bunlarla birlikte AVM kültürüne boğulmamıştır. 

ÖRNEK ALAN SÜMBÜL SOKAK

KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 16: Sümbül sokak

Alan seçiminin sebebi başlamış olan yapılaşma sürecinin ortasında kalmasıdır. Süreç içerisinde gözlem yapmak için uygun görülmüştür.


KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 17: Sümbül sokak 2014 yılı


KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 18: Sümbül sokak ve çevresi 2014 yılı uydu fotoğrafı



KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 19: Sümbül sokak ve çevresi 2015 yılı uydu fotoğrafı



KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 20: Sümbül sokak ve çevresi 2016 yılı uydu fotoğrafı



KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 21: Sümbül sokak ve çevresi 2017 yılı uydu fotoğrafı



KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
 Görsel 22: Sümbül sokak ve çevresi 2018 yılı uydu fotoğrafı


KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 23: Sümbül sokak ve çevresi 2019 yılı uydu fotoğrafı


KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 24: Sümbül sokak ve çevresi 2020 yılı uydu fotoğrafı


KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 25: 2019 çevre yeni yapılaşma örnekleri  

ODAK GRUP ANKETİ  

Bu ödev için genel araştırmalarla elde edilen yöntemlerin kesinliğinden ve genelleştirilebilir olmasından yararlanılmış, hem de anket çalışma yönteminin derinlemesine ayrıntıları gösterebilme özelliğinden yararlanılmıştır.  

Sümbül Sokak ile kurulan ilişkilerimizin bu anlamda oldukça yoğun bir tanışıklığa dayandığı söylenebilir. Sokağın akrabalık/tanıdıklık/hemşerilik üzerinden gerçekleşmesinin bu coğrafi yapının oluşmasında payı büyüktür.  

Anketteki sorular belirli konulara yönelik sınıflandırılarak oluşturulmuştur.

KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ

KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ

Anket için her haneye bizzat gidilerek görüşme yerinde yapılmıştır. Sorular her haneden bir muhataba yöneltilmiştir. Kadın-erkek ve yaş çeşitliliğine dikkat edilerek muhatap seçilmiştir. Anket sırasında ses kayıt yöntemi kullanılmıştır. 

Katılımcıların izni olduğunda fotoğrafları çekilmiştir. Ayrıca gidilen hanelerde mevcut fotoğraf albümlerinden mahalleye dair fotoğraflara bakılmış ve bazı fotoğraflar kaydedilmiştir. 

KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 26: Bahçede düğün yemeği olarak “Keşkek” pişirilmesi 



KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 27:  Günümüzde her birinin fotoğraftaki yaşlarda çocukları olan sokağın eski çocukları 


KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 28: Gecekondunun apartmanlaşma sürecinde çatıdaki olmazsa olmaz demir filizleri (Her bir seçim öncesi bir kat daha atılarak apartmanlaşmalarını tamamlarlar)   

ODAK GRUP ANKETİ KATILIMCILARINDAN BAZI CEVAPLAR


KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 29:  NİZAMETTİN KOÇ, 60, Şoför Emeklisi 

“Karadenizli bir vatandaş 1960’larda gelmiş buraları çevirmiş. İnek beslemiş, bahçe yapmış. Yol yok İz yok o zamanlar. 1975’te biz ondan para ile aldık burayı. Tapusuz ama şansa dedik. İstanbul’un birçok yerinin tapusuz olmasından cesaret aldık. Gecekonduyu 1980’de yaptık kaçak olarak. Tapusuz diye 2 katta kaldık. Daha fazlasına güvenemedik. 1980’den beri bir çivi çakmadım ben. Haliyle mevcut yapı durumum kötü. Kanunlara uyduk tapu tahsis belgesi aldık, vergimizi ödedik. Ama şimdi tapu alırken tapu tahsis belgesi almış olmanın hiç bir yararını görmedik. Alanda bir almayan da. Mevcut yeşil alanımızı bahçe olarak değerlendiriyoruz. Meyve ağaçlarım var. Domates ekerim. Çocuklar bahçede oynar. Yakında park da var. Komşularım köylülerimdir. Gider geliriz. Gelir durumum geçinecek kadar. Bir müteahhitle mecburiyetten anlaştık. 3 seneden beri yapamadı. Bazı komşularımız vermedi.”


KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ

Görsel 30:  NEŞET NURCAN, 68, Şoför Emeklisi

“Hüseyin Ordu’dan 1976’da aldım arsayı. Aynı yıl yaptım gecekonduyu. Belediyeye ihtiyacım olduğunu söyledim, yaptım. İkinci etapta 2 katlı yaptım. Sonra da 3. katı yaptım. İyi durumda mevcut yapım. Benim tapuyu üç parça yapmışlar. İlkini m2 500 tl’den aldık, sonra 1000 tl, üçüncü parçayı 1500 tl den aldık. Ödeme seçeneği de sunulmadı. Başka belediyeler beş sene taksitlendirme yaptılar. Başlamış şantiye bizi toz içinde bıraktı. Proje bitince burada oturacağım, komşuları tanımak için uğraşacağız. Yeni yapı çok iyi olacak diye veriyoruz, yoksa niye verelim. Çocuklar yine parkta oynayacaktır.”



KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 31:  BİRGÜL ERYİĞİT, 40, Ev Hanımı

“1995’te Erzurumlulardan alındı. Aldığımızda içinde gecekondu vardı. 2001 yılında yeniledik evi. Mahallenin hepsini tanırız. Çocuklarımız dışarda büyüdü diyebilirim. 6-7 sene oldu müteahhite vereli. Bizim inşaat başladı. Biz 5 senedir kiradayız. Kirayı müteahhit karşılıyor. Evimizin yapımı sürüyor. Zaten müteahhitle anlaşmamız zorunlu gibi oldu. Bizim tüm ada vermişti. Biz kalmıştık. Biz de verdik. Yoksa istemiyorduk. Komşu hakkı var.”


KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 32:  MAHMUT NURCAN, 38, İşçi

“Oflu Ahmet’ten satın alındı. Gecekondu vardı. Seçimlerden seçimlere yapıya ek yapıyorduk. Tapu tahsis belgemizi de zaman içinde gelen yönetim kabul etmedi. Burası Büyükşehir’in yeri çıktı. Ferahevler pilot bölge olarak tapu almaya başladı. Arsayı aldık ama resmiyette ev yok. Var tabi ama yok. İskan yok. Buradaki dönüşüm “yerinde dönüşüm” olarak geçiyor ve ona dahil olmak zorundasın. Tek yapmak zor. İmar kısıtlı. Toplu olarak imar alanı olması iyi. Yoksa yeşil alan bırakma zorunluluğu ile bize bir şey kalmaz. Ferahevler emsal teşkil ediyor artık. Müteahhide 155 kişi verdi, 14 kişi vermedi.”


KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 33:  VELİ KABAKÇI, 46, Şoför

“1975’te yapıyı yaparken hayat şartları zordu. Belediye sıkıntı çıkardı. Apartman yapmak istedim ama gelir imkan vermedi. Şuan evimiz kötü durumda. Bizim adada herkes anlaşmadığı için bekliyoruz. Çevredeki yeni yapılara heves ediyoruz. Bizimki kötü onlar yeni ve güzel. Proje sonunda burada oturmayı düşünmüyorum. Aidat çok olur. Kira geliri yüksek olur. Kiraya vermeyi düşünüyoruz.”


KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 34:  NECMETTİN KOCATÜRK, 66, Taksi Şoför Emeklisi

“1975’te arsayı alıp 1979’da gecekonduyu yaptık. Ben rüşvet vermedim çünkü tanıdık çıktı. Gecekonduyu 93 senesinde yıkıp yeniden aynı ustalar apartmanı yaptı. Seçim için göz yumulan zaman diliminde belli günde her şeyini bitirecek şekilde yapardın. Mesela 15 gün içinde bitecek. Çocuklarım evli, her biri bir dairede oturuyor. Müteahhitle anlaştık ama adada anlaşmayanlar sebebiyle başlamadı daha. Açıkçası burada çocuklarımla olan huzurum u sonra  bulacağımı düşünmüyorum. Komşular sebebi ile verdik. Yoksa benim evim iyi ama Veli’nin kötü. Kendi de yapamaz. Şimdi onların hakkına giremem.”



KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ  FARKLI ÖLÇEKLERDEN İNCELENMESİ
Görsel 35: HACER ORUÇ, 45, Ev Hanımı 

“Tapu verildikten sonra arsamızın boyutu tek başımıza yapı yapmaya yeterliydi. Çünkü  yönetmelik gereği bahçe mesafeleri bırakmalısınız. Tabi biz bu yeni yapı için de yine müteahhitle anlaştık. Müteahhide verilince de sizin isteklerinizi hiç düşünmüyor. Amerikan mutfak yapmışlar. Yerleştik ve kullanamıyorum. Dedim bunu kapatacaksınız bir şekilde. Yine tadilat oldu. Şu dokunmatik cam ocaktan illallah ettim. Hiç kullanışlı değil. Isınma da merkezi sistem ve doğal gaz yaksam daha iyi. Çok geliyordu fiyatı. Derken doğal gaza geçtim ben kendi dairemde. Eskiden bahçe katında otururdum. Direk bahçeyi eker biçerdim. Çayımı, yemeğimi orda yerdim. Şimdi bahçe genel kullanım alanı oldu. Ben zaten 2. kattayım. Uzak kaldım. Sıkılıyorum. Şu henüz vermeyen gecekondular şuan ki dairemden iyi. Onlara da burası iyi geliyor. Bu böyle çıkmaz bir döngü oldu.”

ODAK ANKET DEĞERLENDİRMESİ ÖRNEK ALAN SÜMBÜL SOKAK DÖNÜŞÜM SÜRECİNİN  EKOLOJİK ETKİLERİ  

Sümbül Sokak gecekonduları ve yakın çevrelerinde yaşanan bu yapılaşma süreci, daha ayrıntılı bir biçimde ele alındığında, gecekonduların araziyi özellikle topografik eşiklere referansla kullandıkları görülmektedir. Bu bakımdan arazinin morfolojisine zarar vermeyen, konumlandıkları doğa parçası ile uyumlu, alanın ekolojisine en az müdahale eden, yörenin floristik özelliklerini yok etmeyen bir yerleşim biçimi şekillendirmişlerdir. Buna karşın yakın çevredeki yapılaşma biçimleri, bu alanların topografik özelliklerini değiştirmek suretiyle alanı tekrar kodlamış, çevreyle bağlantılı olmayan yüksek duvarlı mekânlar üretmişlerdir. Bulunduğu yörenin floristik özelliklerine dikkat etmeden doğa görünümlü yapay sistemler üreten bu mekânlar, hemen yakın çevredeki doğal alanlardan farklılaşmaktadır. Demek ki, mekânsal olarak yan yana konumlanmış bu iki yerleşim biçiminin (gecekondu ve konut sitesi) doğaya yapmış olduğu müdahale biçimleri, farklı toplumsal grupların yaşam  biçimlerinin de bir sonucudur.  

Gecekondulular bahçeyle uğraşmayı sevdiklerini, bahçeleriyle  birebir uğraştıklarını, çiçek diktiklerini, sebze ve meyve ektiklerini ve bahçenin bakımıyla uğraştıklarını  anlatmışlardır. Yeni konut sitesinde ise genel bir bahçe vardır ve kullanımı sadece estetiktir ve sulama - bakımı ücretli çalışan tarafından yapılmaktadır. 

ODAK ANKET DEĞERLENDİRMESİ ÖRNEK ALAN SÜMBÜL SOKAK DÖNÜŞÜM SÜRECİNİN  SOSYOLOJİK ETKİLERİ  

Sokak sakinleri tarafından yıllar içerisinde dönüştürülmüş, hem mekânsal hem toplumsal değişimler geçirerek bugüne gelmiştir. 1950’lerden 1970’lere kadar bir anlamda kente tutunmayı sağlayan ve Mübeccel Kıray’ın deyimiyle bir “tampon mekanizma” oluşturan bu enformel yerleşmeler, bugün kendine özgü ilişkisellikleri barındıran, dışarı kapalı olmayan fakat formel kesimin yaşam biçiminden ayrılan özelliklere sahip olmuştur. Bu mahalleler, modern kentsel yaşama hem uyum sağlamış, hem de kendi üretmiş oldukları bazı pratikler yardımıyla modern kentsel yaşamın, “küresel kent” olgusuyla daha da belirginleşen  neoliberal ekonominin dayattığı bazı alışkanlıkları da edinmemişlerdir (Örneğin, veresiye alışveriş yapma ya da komşularda borç isteyebilme rahatlığı mahalledeki gençler için bile olağan ve gündelik yaşamın içinden bir pratiktir).  

Diğer yandan konuta dair algının da formel mahallelerdekinden farklı olduğu karşımıza çıkmıştır. Evlerin yaşayanlar tarafından inşa edilmiş olması ve binaların tek bir seferde tasarlanmış olmayıp, süreç içerisinde gereksinimler ışığında organik olarak büyümeleri, yaşayanlar tarafından daha çok benimsenmelerine yol açmıştır. Diğer bir deyişle ev,  mahalleli için geçişkenliğe sahip, dört duvar ile keskin biçimde, sokaktan ve bahçeden ayrılmış bir mekân olarak ortaya çıkmaz. Üstelik ailenin, akrabaların, hemşerilerin ve komşuların sürekli birlikte vakit geçirebildikleri bir mekândır.  

ODAK ANKET DEĞERLENDİRMESİ ÖRNEK ALAN SÜMBÜL SOKAK DÖNÜŞÜM SÜRECİNİN  EKONOMİK ETKİLERİ  

Bir ev sahibi olabilmek için tapu güvencesi olmadan adım atmak zorunda kalan bir sokaktır. Çünkü kaybedecek bir şeyleri de yoktur. Kimisi daha cesaretli davranıp tapu almadan apartman da yapmış ve çoluk çocuğunu evlendirmişi, kimi ise daha çekingen davranarak gecekondu yaptıktan sonra yıkılacak endişesi ile bir çivi çakmamıştır. Belki bu tapusuz olma durumu bazı kullanıcılar için mevcut yapılarını sahiplenip bakım yapma ihtiyaçlarını bastırmıştır.  

Bazı kullanıcılar kendi yaşan mekanlarını yani gecekondularını kendi elleri ile yapmışlardır. Tüm ekonomik ve bedensel imkanlarını seferber etmişlerdir. Su ve elektrik gibi altyapılarını da başlangıçta kendi imkanları ile çözmek zorunda kalmışlardır.  

Tapu verileceği zaman ise “nasılsa alamazlar, onlarda toplu para ne gezer, direk müteahhitlere satarız, başım ağrımaz” der gibi hiç bir ödeme seçeneği ve taksitlendirme imkanı sunulmadan peşin para istenmesi çok manidardır.  

Neyseki Derbent mahallesi direnişi sonrası çokça gelişmeler yaşanmıştır. Müteahhitlerin yapım sırasında geçici yaşam alanları için kira vermeleri, kendi evlerinin olduğu yerden dairelerini almaları ve yerlerinden edilmemeleri gibi şansları elde etmişlerdir. 

KAYNAKÇA 

Ataöv, A. ve Osmay, S. 2007. “Türkiye’de Kentsel Dönüşüme Yöntemsel Bir Yaklaşım”, METU JFA, Sayı: 2007/2 (24/2), Ankara.  

Erbaş H. ve Kızılay Ş. E. 2015, “Kentsel Dönüşüm, Mülksüzleştirme, Yerinden Edilme ve Mahalle Mücadelesi: Sarıyer-Derbent Örneği”, I.Uluslararası Kent Araştırmaları Kongresi, Eskişehir.  

Harvey, D. 1997. Postmodernliğin Durumu, İstanbul: Metis Yayınları.  

Harvey, D. 2003. Sosyal Adalet ve Şehir, İstanbul: Metis Yayınları.   

Harvey, D. 2004. Yeni Emperyalizm, İstanbul: Everest Yayınları.  

Kurtuluş, H., Türkün, A. 2005. "Giriş". Editör: Kurtuluş, H., İstanbul’da Kentsel Ayrışma: Mekansal Dönüşümde Farklı Boyutlar, Bağlam yayıncılık, İstanbul.  

Türkün, A., Şen, B. Ünsal, B. vd. 2010. "İstanbul’da Eski Kent Merkezleri ve Gecekondu Mahallelerinde Kentsel Dönüşüm ve Sosyo-Mekansal Değişim", 108K134 numaralı TÜBİTAK Projesi.

Yalçıntan, M. C. vd. 2014, Proje No:, “Sarıyer Gecekondu Mahalleleri Örneğinde Kentsel Dönüşüm Süreçleri ve Bu Süreçlerin Sosyo-Ekonomik ve Fiziki Etkileri”, 110K404 numaralı TÜBİTAK Projesi. İstanbul.  

http://www.sariyer.bel.tr/Icerik/sariyer-tarihi/45  

https://www.google.com.tr/maps/ 

BENZER İÇERİKLER

0 yorumlar