Tasarımın dingin hali. Tek başına duran, durmaktan usanmayan....
Sen! Kendini hiç nokta olarak düşündün mü?
Zigot Görünüş
Başlangıçta bir noktaydın, sonra bu değişti mi? Değişmedi, sen de değişmedin. Değişen bakışın oldu. Farklı bakış açıları ile geliştirdin algını. Açı değişse de aslında nokta hiç değişmedi.
Farklı bakış Nokta gibi duralım, sesimize 'es' verelim. Hareket etmeyip hareket edene bakalım. Durabilsek ve hatta durup bilsek. Dururken hep önüne bakma. Kafayı kaldırıp göğe bakma zamanı, tabi görebilirsen...
Sadece boş olan gökyüzünü görmek değil mesele, onu dolduran dolulukları da görmek önemli. Dolu-boş dengesi var mı? Yoksa her boşluk dolmaya mı mahkum? Aniden o boşluğun noktalarla dolduğunu da görürsün!
Yağmur damlaları bir birikinti oluşturur. Yani nokta ile dolmuş bölgeler bir yüzey tanımlamaya başlar. Yüzey doluluktur. Geriye kalan boşluk ise doluluğu destekleyici zıtlıktır. Dolu boşla, siyah beyazla, iyi kötü ile kıymet kazanır.
Noktaların çoğalması ile dinginlik yerini dinamizme bırakır. Bir iki olur, iki üç olur... Bir nokta ve bir nokta daha iki nokta mı eder? Yani 1+1=2 midir?
Hayır!
1+1=1 dir.
1+1=1 ise ÜÇ NOKTA neyin nesi?
Üç nokta aşktır…
Her nokta gizli bir Ahtır …
Seviyorum deyip haykıramamaktır…
Boğazda düğümlenen iki çift sözdür…
Dilin lal, gönlün melal olduğu andır…
Gözlerden süzülmeyen iki damla gözyaşıdır…
Hissedilen fakat bir türlü yazılamayandır…
Kelimelerin kifayetsiz kaldığı andır…
Üç nokta; bitmeyendir bitemeyendir…
Mevlâna Celâleddin-i Rûmî
1+1=1 dir.
1+1=1 ise ÜÇ NOKTA neyin nesi?
Her nokta gizli bir Ahtır …
Seviyorum deyip haykıramamaktır…
Boğazda düğümlenen iki çift sözdür…
Dilin lal, gönlün melal olduğu andır…
Gözlerden süzülmeyen iki damla gözyaşıdır…
Hissedilen fakat bir türlü yazılamayandır…
Kelimelerin kifayetsiz kaldığı andır…
Üç nokta; bitmeyendir bitemeyendir…
Mevlâna Celâleddin-i Rûmî