Erken Dönem
Yunan Anakarası ve Adalar
Yunan Anakarası, dağlık ve kayalık karakterdedir. Bu coğrafi özellik korunaklı yerleşim, kara ulaşımı zorluğu, geniş tarım alanlarının azlığı vb. durumları beraberinde getirir. Kara ulaşımının zor olması deniz ulaşımını arttırmıştır. O dönemde açık denizlerde yön bulmak kolay değildi ama Ege Denizi'nin adalı yapısı yön bulmak için uygundur. Besin ithali yapılmaktadır. Deniz ticareti yeni uygarlıklar tanımayı sağlamıştır. Ayrıca bu kayalık yapı mimariye taş-mermer kullanımı olarak yansır. Ilıman iklime sahiptir.
Minos Uygarlığı (yak. MÖ 2700-1370)
İlk Avrupa uygarlığı, başarılı deniz ticareti ile kuruldu. Minoslular bir Akdeniz adası olan Girit'te geniş bir alana yayılan saraylarını inşa ettiler, öteki Akdeniz ve Yakındoğu kültürleriyle iletişim kurdular. Binaları kerpiç, taş, alçı gibi malzemeleri bir arada kullanılarak yapılıyordu. Yüksek bir sanat anlayışlarından söz edilebilir. Savaşçı bir toplum olmamaları sanat ve bilimle daha fazla ilgilenmelerini sağlamıştır ve ticaret yoluyla kurdukları ilişkilerle de bu ilgilerini çeşitlendirebilmişlerdir. Mısırlılar, Suriyeliler ve Perslerden etkilenmişlerdir. Surları yoktur. Bu savaşçı olmadıklarını ve olası bir saldırıyı daha düşman denizde iken durdurabileceklerini gösterir.
Girit'teki önemli kentlerinin adı Knossos'tur. Knossos Sarayı Miken uygarlığının önemli yapısıdır. Avluludur. Planı öylesine karmaşıktır ki labirent mitine esin kaynağı olduğu düşünülmektedir. Ayrıca karmaşık plan şeması sarayın farklı zamanlarda eklenerek oluşmuş olabileceğini akla getirir. Kullanılan yapı teknolojisi küçük açıklıklar geçmeye izin verdiği için de yan yana karmaşık dar odalar şeklindedir.
Saray birbirine merdivenler, ışık kuyuları ve avlularla bağlanmış 1300 odadan oluşan geniş bir kompleksti. 4-5 katlıdır.
Sarayın duvarları spor ve dinsel törenleri betimleyen fresklerle bezenmiştir. Boğa kutsal olabilir.
Bir fresk "Parisli Kız" diye ünlenmiştir. Tasvir olarak günümüz Paris sokaklarındaki bir kadın gibidir. Dönemi için üst düzey bir sanat olarak düşünülebilir. Duvar resimlerinde Mısır'dan etkilenmişlerdir. Fakat Mısır'a göre daha gerçekçi bir sanat anlayışları vardır.
Sütunlar da Mısır etkisi taşımaktadır. Minoslular taştan çok servi ağaçlarının gövdelerini, geniş bölümler yukarıda olacak, alt bölümler ise giderek incelecek şekilde başaşağı olarak kullanıyorlardı. Basit bir tabanın üzerine monte edilen ağaç gövdeleri kırmızıya boyanıyor ve yastık biçimli, yuvarlak bir başlıkla sonlanıyordu.
Sarayın dindışı hayata odaklanmış olması onu anıtsal mezar yapılarının öncelikli olduğu Mısır ve ziguratların ön planda olduğu Mezopotamya'dan ayırır.
Daidalos ve oğlu İkaros, Yunan mitolojinde iki mimar.
Minosların sonunun başlangıcı, Santorini Adası'ndaki Tera Yanardağı'nın patlamasıdır. Patlamayla birlikte depremler oluşmuş, kül ve zehirli gazlar atmosfere yayılmıştır. Bunlardan da Girit Ada'sı ciddi şekilde etkilenmişti. Sonuç olarak Minos Uygarlığı zayıflamıştır ve Mikenler işgal ederler. Mikenler önemli gördükleri maddi, manevi ve beşeri zenginlikleri Yunan Anakarası'na taşımışlardır. Mikenler, kültürel olarak minoslar kadar zengin değildir. Bunun sebebi savaşçı bir uygarlık olmalarıdır.
Miken (Akha) Uygarlığı
Minos Uygarlığı (yak. MÖ 2700-1370)
İlk Avrupa uygarlığı, başarılı deniz ticareti ile kuruldu. Minoslular bir Akdeniz adası olan Girit'te geniş bir alana yayılan saraylarını inşa ettiler, öteki Akdeniz ve Yakındoğu kültürleriyle iletişim kurdular. Binaları kerpiç, taş, alçı gibi malzemeleri bir arada kullanılarak yapılıyordu. Yüksek bir sanat anlayışlarından söz edilebilir. Savaşçı bir toplum olmamaları sanat ve bilimle daha fazla ilgilenmelerini sağlamıştır ve ticaret yoluyla kurdukları ilişkilerle de bu ilgilerini çeşitlendirebilmişlerdir. Mısırlılar, Suriyeliler ve Perslerden etkilenmişlerdir. Surları yoktur. Bu savaşçı olmadıklarını ve olası bir saldırıyı daha düşman denizde iken durdurabileceklerini gösterir.Saray birbirine merdivenler, ışık kuyuları ve avlularla bağlanmış 1300 odadan oluşan geniş bir kompleksti. 4-5 katlıdır.
Sarayın duvarları spor ve dinsel törenleri betimleyen fresklerle bezenmiştir. Boğa kutsal olabilir.
Bir fresk "Parisli Kız" diye ünlenmiştir. Tasvir olarak günümüz Paris sokaklarındaki bir kadın gibidir. Dönemi için üst düzey bir sanat olarak düşünülebilir. Duvar resimlerinde Mısır'dan etkilenmişlerdir. Fakat Mısır'a göre daha gerçekçi bir sanat anlayışları vardır.
Sütunlar da Mısır etkisi taşımaktadır. Minoslular taştan çok servi ağaçlarının gövdelerini, geniş bölümler yukarıda olacak, alt bölümler ise giderek incelecek şekilde başaşağı olarak kullanıyorlardı. Basit bir tabanın üzerine monte edilen ağaç gövdeleri kırmızıya boyanıyor ve yastık biçimli, yuvarlak bir başlıkla sonlanıyordu.
Sarayın dindışı hayata odaklanmış olması onu anıtsal mezar yapılarının öncelikli olduğu Mısır ve ziguratların ön planda olduğu Mezopotamya'dan ayırır.
Daidalos ve oğlu İkaros, Yunan mitolojinde iki mimar.
Minosların sonunun başlangıcı, Santorini Adası'ndaki Tera Yanardağı'nın patlamasıdır. Patlamayla birlikte depremler oluşmuş, kül ve zehirli gazlar atmosfere yayılmıştır. Bunlardan da Girit Ada'sı ciddi şekilde etkilenmişti. Sonuç olarak Minos Uygarlığı zayıflamıştır ve Mikenler işgal ederler. Mikenler önemli gördükleri maddi, manevi ve beşeri zenginlikleri Yunan Anakarası'na taşımışlardır. Mikenler, kültürel olarak minoslar kadar zengin değildir. Bunun sebebi savaşçı bir uygarlık olmalarıdır.
Minosların sonunun başlangıcı, Santorini Adası'ndaki Tera Yanardağı'nın patlamasıdır. Patlamayla birlikte depremler oluşmuş, kül ve zehirli gazlar atmosfere yayılmıştır. Bunlardan da Girit Ada'sı ciddi şekilde etkilenmişti. Sonuç olarak Minos Uygarlığı zayıflamıştır ve Mikenler işgal ederler. Mikenler önemli gördükleri maddi, manevi ve beşeri zenginlikleri Yunan Anakarası'na taşımışlardır. Mikenler, kültürel olarak minoslar kadar zengin değildir. Bunun sebebi savaşçı bir uygarlık olmalarıdır.
Miken (Akha) Uygarlığı
Akdeniz'in büyük bir bölümüne hakimdiler. Mykenai, başkenttir. Korunaklı, surlu bir kent. Çekirdekte saray ve mezarlar vardır. MÖ 1600'lerde kuyu mezarları yapmışlardır. Bu mezarların etrafı 27,5 metre çağında bir taş duvarla çevrilmiştir. Mezarların üzerinde taş steller vardır. Mezarlarda eşyalar ve bazen başka insanlarla birlikte gömüldüklerine dair izler vardır. MÖ 1500-1300'lerde kubbeli mezarlar görülür. Taştan ve bindirme tekniğiyle inşa edilmiş, toprak üzerindeki mezarlardır. Arı kovanı biçiminde sahte kubbelidir. Ana oda, Tholos; geçit, Dromos olarak adlandırılır.
Anıtsal Aslanlı Kapı, şehrin ana girişidir. Bu tür hayvanların şehirleri koruduğuna inanılıyordu. Kapı ağır çerçeve plaklardan ve üstte bir üçgen plaktan oluşmaktadır. 3 metre açıklık geçilmiştir.
Atreus Hazine Binası (MÖ 1330-1300) , en bilinen yapıdır. Mezar yapısıdır. Anıtsal yapı boyutlarındadır. Özenli taş işçiliği dikkat çeker.
Tholosun çapı 14,5 metre, yüksekliği 13 metredir. Sahte kemerin 360 derece döndürülmesi ile oluşmuş bir mekandır.
Dromosun uzunluğu ise 30 metre, eni 6 metredir.
Tynis, bir başka önemli kenttir. Yunan Anakarası'ndadır. Savaşçı bir topluluk olduğu için güçlü surlara sahiplerdir. Merkezde bir saray vardır.
Saray odalarının merkezinde megaron görülür.
Megaronun iç mekanında ocak olduğu düşünülüyor. Kutsal bir ocak olabilir.
Mikenlerin çöküşü Dor Göçleri (MÖ 1080) ile olmuştur. Bu göçler Kuzeybatı'dan Yunan Anakarası'na doğrudur. Göçler, Miken kültürünü Anadolu'ya doğru itiyor. Yunan Anakarası gerilemiş oluyor. Yunan Ortaçağı yaşanıyor.
"Toynak Sesini Duyunca Zebra Gelsin Aklına" Shems Friedlander
Algılama; duyu organları yardımıyla çevredeki objelerin, fark edilmesini, olayların açıklamasını içeren bir bilgi alma süreci sonunda ortaya çıkan psikolojik bir olgudur. Algı bir uyarıcı nedeniyle ortaya çıkar. Algılama insanın var oluşunun kültürel ve bireysel varlığına dayanmaktadır.
Algılama, anlamlandırma sürecinin ilk aşamasıdır. Sonra yorumlama aşaması ve sonuç gelir. Bu iş tüm duyu organlarının birlikteliğiyle olur. Ses, görüntü, koku vb. bir bütün olarak sonucu oluşturur.
Algının temel özellikleri:* Algılama bireyden bireye değişen bir olgudur.* Algılamada deneyim önemli bir rol oynar.* Algılamada insan çevreden amaçlarına uygun bilgi almaktadır.* Algılama davranışı yönlendirir, eylem için bir uyarıcıdır.
Kısaca algılama, belirli bir deneyim kazanmış, önceden bilgi birikimi olan bireyin sinir sisteminin ani tepkisi olarak düşünülebilir. Örneğin sokakta toynak sesi duysanız, büyük ihtimalle at geçtiğini algılarsınız. Akla zebra gelmez. Halbuki algı alışkanlıklarının değişmesi ve algı hafızasında küçük unutkanlıklarla zenginlik sağlanabilir.
Algılama; duyu organları yardımıyla çevredeki objelerin, fark edilmesini, olayların açıklamasını içeren bir bilgi alma süreci sonunda ortaya çıkan psikolojik bir olgudur. Algı bir uyarıcı nedeniyle ortaya çıkar. Algılama insanın var oluşunun kültürel ve bireysel varlığına dayanmaktadır.
Algılama, anlamlandırma sürecinin ilk aşamasıdır. Sonra yorumlama aşaması ve sonuç gelir. Bu iş tüm duyu organlarının birlikteliğiyle olur. Ses, görüntü, koku vb. bir bütün olarak sonucu oluşturur.
Algının temel özellikleri:
* Algılama bireyden bireye değişen bir olgudur.
* Algılamada deneyim önemli bir rol oynar.
* Algılamada insan çevreden amaçlarına uygun bilgi almaktadır.
* Algılama davranışı yönlendirir, eylem için bir uyarıcıdır.
Kısaca algılama, belirli bir deneyim kazanmış, önceden bilgi birikimi olan bireyin sinir sisteminin ani tepkisi olarak düşünülebilir. Örneğin sokakta toynak sesi duysanız, büyük ihtimalle at geçtiğini algılarsınız. Akla zebra gelmez. Halbuki algı alışkanlıklarının değişmesi ve algı hafızasında küçük unutkanlıklarla zenginlik sağlanabilir.
Ayrıntıyı görebilme, fark etme; algıyı artırmak için, onu bütünleyen, tamamlayan etkinliktir. Görsel not alma, ayrıntıyı görebilmek için geliştirilmesi gereken bir beceridir. Fakat en yetenekliler için bile odaklanılacak ayrıntıyı seçebilmek bir algı keskinliği gerektirir.
Görme Algısı
Görsel algılamada göz imgeyi tarar. Bu tarama aşamasında hareket ettiğinde değil, durduğu noktalarda algılar. Duraklamalar dikkat çeken bölgelerde olur.
İşitme Algısı
Sesleri bütün veya ayrıştırarak algılarız. Örneğin; müziği bütün, bir gürültü içindeki sesi ise ayrıştırarak algılarız.
Dokunma Algısı
Yüzey, doku, biçim vb. nin algılanmasını sağlar.
Tatma ve Koklama Algısı
Bu iki algı genellikle aynı disiplindedir.
Uzay Algısı
Çevremizi bir boşluk içine yerleştirerek algılarız. Yön önemlidir. Uzaklık da bu algılama yardımıyladır. Görme, dokunma ve işitme algıları etkendir.
Zaman Algısı
Zamanı algılamanın yanında algılanacak imgeye maruz kalınan süre de algıyı değiştirir, hatta algılanmaz hale getirebilir. Örneğin dokunma algısında süre önemlidir. Dokunulan yüzeyde mesela el uzun süre hareketsiz kalırsa algı azalır, hareket gerekir veya kısa süreli bir dokunma yüzeyi algılatmayabilir.
PLAN
* Kuzey Oku* Zemin kat planı yakın çevresiyle gösterilmelidir.
* Sabit mobilyalar ve ıslak hacim tefrişleri
* Pencere ve kapıların açılış yönleri
* Merdiven basamakları ve korkulukları
* Merdiven ve rampaların başlangıç-bitiş noktalarındaki ve sahanlıklardaki kaba ve bitmiş döşeme kotları
* Mahal isimleri ve kotları
* Zemin farklılıkları ( ıslak hacim, teras, yeşil zemin vb. zeminler ; tarama ve noktalama ifadeleri ile farklılaştırılabilir. )
* Kesit çizgileri ve bakış yönü ( özellikle duvar üzerinde ve öteleme noktalarında ayırt edilebilecek kalınlıkta, eksen çizgisi niteliğinde çizilmelidir. Yatay kesit düzleminin, kaba döşeme üst yüzeyinden 130/150 cm yukarıdan geçtiği kabul edilir. )
KESİT
* Yer çizgisi ( kalın )
* Kesitlerin biri merdivenden, diğerleri yapıda konstrüktif özelliği olan yerlerden geçirilmelidir.
* Kesite giren yerler koyu çizilmelidir.
* Kesitin geçtiği yerdeki mahallerin kotları ( kotlar yapı içine yazılmamalıdır. )
* Çatının ve yapısal elemanların kotları
* Sabit mobilyalar ve ıslak hacim tefrişleri
* Kesite ve görünüşe giren yapısal elemenlar ve boşluklar
GÖRÜNÜŞ
* Yer çizgisi
* Kütlelerin önde ya da arkada bulunma durumuna göre çizgi kalınlıkları değişkenlik göstermelidir.
* Plan ve kesitlerde gösterilemeyen kotlar ( saçak kalınlığı, balkon korkuluğu yüksekliği, konsollar vb. )
* Kapı ve pencere görünüşleri
* Kitle hareketleri için gölgelendirme
* Çevredeki yapılar ve peyzaj elemanları
Yürütücüler
Prof. Dr. Açalya ALLMERProf. Dr. Mine TANAÇ ZEREN
Yrd. Doç. Dr. Ferhat HACIALİBEYOĞLU
İhtiyaç programı (40 öğrenci)
-Giriş + Karşılama 30m2-Oyun Odaları 50şer m2
-Anne + Çocuk Odası 40 m2
-Yemekhane + Mutfak 60m2
-Uyku Odası 40m2
- Wc 30 m2
-Servis Birimleri 40m2
-Ortak Etkinlik Alanı
-Açık Etkinlik Alanı
-Açık Otopark
Montessori'nin ne olduğu sorusuna cevap aranarak işe başlandı. Bir eğitim modelidir. Başlıca özellikleri ;
- Materyal eğitimi önemlidir. Çocuk, materyalden yanlış yaptığını anlar ve kendisi düzeltir. Öğretmen uyarısı gerekmez.-Farklı yaş grubundan çocuklar bir arada eğitim görür, birbirlerinden öğrenmelerini sağlar ve toplumsal bilinci geliştirir.
-Kavramlar birebir gerçek hayat ile öğretilir. Örneğin, yemek servisini çocuklar kendileri yapar.
-Çocuklar öğretmen tarafından değil, kendi ilgileri doğrultusunda yönlenir, o an yabancı dil gelişimi ile ilgili materyal ile ilgiliyse yabancı dil dersi başlamış demektir.
...
Tasarım Alanı: